30 Nisan 2010 Cuma
29 Nisan 2010 Perşembe
Tahtarevan kırmaya...
Türkiye’de iki adet zor aygıtı vardır ve bunlar bir tahtarevanın iki koltuğundadır.
Devlet ve Medya…
Bundan önceki 3 yılda 1 mayıslarda devlet zor,baskı gücünü göstermiş,çalışanlarının en doğal hakkı olan Taksim Meydanını adeta kale gibi çevreleyerek, gaz-cop-gözaltı her türlü zor! Hakkını kullanarak tahtarevanda ön plana çıkar iken aynı anda medya devlete nazik,kibar ve insani olmasını söyleyerek sözde emekçi yandaşı oluvermiştir…
Ve geliyoruz 2010 yılına,artık devlet son üç yılın gazsal,copsal baskısından seçim yaklaşması nedeniyle vazgeçerek tahtarevanda Medyayı ön plana çıkartmıştır.İşte bu pası alan büyük basın,devletin yasal izin vermesine rağmen sanki o gün kıyamet kopacak,dinazorlar yeniden dünyayı istila edecekmiş gibi insanlara aman evinizden çıkmayın ruh halini salmaktadır.Medya gazı da bu olsa gerek.
- 1 mayıs’a mı gideceksin,çevre illerden polis gelecek,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,40.000 polis olacak,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,polisler daha yeni kameralar önünde eğitimden geçti ve o eğitimde gaz ve gözaltı vardı medyada.
- 1 mayıs’a mı gideceksin,Ergenekon gelecek hepinizi tarayacak,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,asker gelip hepinizi dövecek,Emasyayı burnunuzdan getirecek…
Velhasıl gitme diyor tahtaveranın bir ucu :
* Gitme canım tatil işte otur evinde.
* Gitme işsizsen 20.000 polis alacak devletin,kirletme kendini 1 mayıslarda,
* Gitme provakasyon olur,uzaylılar dünyaya iner...
Ve bu tahtaveranda bir gizli el birini indirip ötekini yükselten el vardır.İşte o işçi düşmanı,halktan korkan ve yabancı ülkere acenta olmayı ülkeye hizmet diye yayan büyük İslami-laik-milliyetçi-ergenekoncu-anti ergenekoncu-demokrat gibi hallerde olabilen sermaye,para babalarıdır,düzen sahibi hepimizi düzenlerdir.
Ve diyeceğiz ki,
- Gideceğiz,insan olduğumuz için,
- Gideceğiz,attığınız taklaları bildiğimiz için,
- Gidecğiz,bu toprakların onurunu,namusunu savunduğumuz için,
- Gideceğiz,77 mayısında katledilenlerin kanı bile asfaltlarda kurumadığı için,
Hesabımız,görülecek güzel günlere olan umudumuz için.
Ve orada olacağız 1 Mayıs 2010’da İstanbul’da Taksim’de,Anadolunun herhangi bir meydanında,Bağdat’ta yıkılan-yakılan müzelerin önünde,Filistinde katledilen insanlarımızın mezar başlarında,Tora Bora dağlarında,Eyfel kulesinin altında,Londra sokaklarında ve Vietnamın o güzel alanlarında olacağız.
Ve hiçbir gün için dile gelmeyen o güzel slogan hepbirden dilimizde olacak “Yaşasın 1 Mayıs”…
Devlet ve Medya…
Bundan önceki 3 yılda 1 mayıslarda devlet zor,baskı gücünü göstermiş,çalışanlarının en doğal hakkı olan Taksim Meydanını adeta kale gibi çevreleyerek, gaz-cop-gözaltı her türlü zor! Hakkını kullanarak tahtarevanda ön plana çıkar iken aynı anda medya devlete nazik,kibar ve insani olmasını söyleyerek sözde emekçi yandaşı oluvermiştir…
Ve geliyoruz 2010 yılına,artık devlet son üç yılın gazsal,copsal baskısından seçim yaklaşması nedeniyle vazgeçerek tahtarevanda Medyayı ön plana çıkartmıştır.İşte bu pası alan büyük basın,devletin yasal izin vermesine rağmen sanki o gün kıyamet kopacak,dinazorlar yeniden dünyayı istila edecekmiş gibi insanlara aman evinizden çıkmayın ruh halini salmaktadır.Medya gazı da bu olsa gerek.
- 1 mayıs’a mı gideceksin,çevre illerden polis gelecek,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,40.000 polis olacak,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,polisler daha yeni kameralar önünde eğitimden geçti ve o eğitimde gaz ve gözaltı vardı medyada.
- 1 mayıs’a mı gideceksin,Ergenekon gelecek hepinizi tarayacak,
- 1 mayıs’a mı gideceksin,asker gelip hepinizi dövecek,Emasyayı burnunuzdan getirecek…
Velhasıl gitme diyor tahtaveranın bir ucu :
* Gitme canım tatil işte otur evinde.
* Gitme işsizsen 20.000 polis alacak devletin,kirletme kendini 1 mayıslarda,
* Gitme provakasyon olur,uzaylılar dünyaya iner...
Ve bu tahtaveranda bir gizli el birini indirip ötekini yükselten el vardır.İşte o işçi düşmanı,halktan korkan ve yabancı ülkere acenta olmayı ülkeye hizmet diye yayan büyük İslami-laik-milliyetçi-ergenekoncu-anti ergenekoncu-demokrat gibi hallerde olabilen sermaye,para babalarıdır,düzen sahibi hepimizi düzenlerdir.
Ve diyeceğiz ki,
- Gideceğiz,insan olduğumuz için,
- Gideceğiz,attığınız taklaları bildiğimiz için,
- Gidecğiz,bu toprakların onurunu,namusunu savunduğumuz için,
- Gideceğiz,77 mayısında katledilenlerin kanı bile asfaltlarda kurumadığı için,
Hesabımız,görülecek güzel günlere olan umudumuz için.
Ve orada olacağız 1 Mayıs 2010’da İstanbul’da Taksim’de,Anadolunun herhangi bir meydanında,Bağdat’ta yıkılan-yakılan müzelerin önünde,Filistinde katledilen insanlarımızın mezar başlarında,Tora Bora dağlarında,Eyfel kulesinin altında,Londra sokaklarında ve Vietnamın o güzel alanlarında olacağız.
Ve hiçbir gün için dile gelmeyen o güzel slogan hepbirden dilimizde olacak “Yaşasın 1 Mayıs”…
1652
28 Nisan 2010 Çarşamba
Teori ve pratik!..
Bir dizi iki böyyük televizyon kanalı ve kıvıra kıvıra dolanan bir çuval dolusu adam!..
Bizimde arşivimiz mevcut,söylenenler bu toprakların onuru için kayıt altında tutuluyor ve günü gelince bir tokat gibi çarpılmaya hazır bekliyor.
Buradaki gazete kesiği ile sizlere :
Osman sınavı,şaşmaz biraderleri,soner yalçınları,elif dürüstleri,yalçın ailesini,Doğan-Karamehmet medyasını,sözde delikanlı özde boş Fatih altaylıları,patron kızlarının halini ve kıvranmalarını ve para-iktidar ilişkileri karşısında nasıl Kafka'nın Dönüşümü gibi değişebileceklerini göstermek istedik.
Gazete kesiğindeki haberde Fatih Altaylı Aydın Doğan sularında iken O'nun,patronunun,patron kızının nasılda anti-mafyöz dizici olduklarını anlatıyor,kendi ağızlarından!..
Bizimde arşivimiz mevcut,söylenenler bu toprakların onuru için kayıt altında tutuluyor ve günü gelince bir tokat gibi çarpılmaya hazır bekliyor.
Buradaki gazete kesiği ile sizlere :
Osman sınavı,şaşmaz biraderleri,soner yalçınları,elif dürüstleri,yalçın ailesini,Doğan-Karamehmet medyasını,sözde delikanlı özde boş Fatih altaylıları,patron kızlarının halini ve kıvranmalarını ve para-iktidar ilişkileri karşısında nasıl Kafka'nın Dönüşümü gibi değişebileceklerini göstermek istedik.
Gazete kesiğindeki haberde Fatih Altaylı Aydın Doğan sularında iken O'nun,patronunun,patron kızının nasılda anti-mafyöz dizici olduklarını anlatıyor,kendi ağızlarından!..
1652
- Soru : Bir dizi için bile sözünün,lafının arkasında duramayanların bize gösterdikleri haberlere,tarih anlatımına,sporuna,sinemasına,müziğine nasıl inanıp,güvenebiliriz?
14 Şubat'a bir küfür...
Yıktın perdeyi eyledin viran,
Yine geldi 14 Şubat,
Çıktın yırtık dondan.
Aziz misin,rahip misin bilmem ama,
Geçmiş yıllarda aldığım hediyeleri geri ver ulan!..
Yine geldi 14 Şubat,
Çıktın yırtık dondan.
Aziz misin,rahip misin bilmem ama,
Geçmiş yıllarda aldığım hediyeleri geri ver ulan!..
Önder...
Nayır kızım senin adın orman değil Şebnem Şebnem!..
İçimden geçeceksen eğer
Buradayım yürü üzerime
Ateş şiir hepsi benim hazırım ben..
Gel gel gel gel...
***
Alnımdan akan ter
Sana hiç değmedi
İstiklal caddesi kadar.
İstiklal caddesi kadar.
***
Eski bir eski
Var aklımda
Sen nasıl başardın
Yüz yıllık ağaç gibisin
***
Kalbimin topraklarına mezarlar kazdın
Her birinin üstüne gökdelenler koydun
Aklımın yapraklarını bir bir kopardın
Binaların üst katlarına süslü teraslar yaptın
***
Bazı aşklar
Yarım kalırlar
Yetim kalırlar
Aynı sen ve ben gibi...
***
Bu kadar saçma sapan sözlere müzik uydurmak büyük başarı olsa gerek ve tabi bir de siyahları çekip gitarı parçaladık mı olduk rakçı.
Ben sana daha güzel nakarat vereyim Şebnem hanım kızımız,misal : "Bakıyorum davarlara,yazıyorum duvarlara" ya da "osuruktan teyyare selam söyle o yare"
Ah memleketim herşeyin sahte,süslü püslü hatunlar rakçı-asi olmuşlar hepsi başka alemlerde malı götürür durur.
Bir Hande Yener vardı sayi herşey oldu hiçbirşey tutturamadı,entel dantel olacağım der iken en son Alişan ile halaya durmuş masa üstünde,işte bu rakçılar Hande,Demet,Alişan gibilerin olmuş hali,oldumcuk hali!..
Birde Özlem vardı sayi,bu şebonun bir üst bedeni,ne oldu evlendi barklandı zengin mesut artık rakbara bile gitmez herhal.
Hepiniz fotomontaj...
Önder-2010
Türk müzik kanalları, ABD'yi eleştiren klibe sansür uyguladı. Bunun adı "kraldan çok kralcılık" değilse nedir?
Umut Kuzey - Amerika (Video Klip)
ROCK şarkıcısı Umut Kuzey'in "Al Beni" adlı son albümünde yer alan "Amerika" adlı şarkısına çektiği klip,müzik kanallarının sansürü ile karşılaştı. Amerika'yı eleştiren klipte kafaya geçirilen çuval sahneleri sakıncalı bulundu.
Klibin Kültür Bakanlığı'nın onayından geçtiğini belirten şarkıcı Umut Kuzey sansüre anlamveremediğini söyledi. Irak savaşında görev yapmış olan "Çöl Aslanı" lakaplı eski Amerikan askerininde rol aldığı klipte her ırktan bir
kişinin kafasına çuval geçiriliyor. Klibin bazı sahnelerinde ise
şarkıyı çalmak isteyen müzisyenlerin elleri kalın iplerle bağlanıpmüzik
yapmaları engellenmek isteniyor.
'RTÜK BİZİ YAKAR'
Ancak klibin ilerleyen bölümlerinde kafalarına çuval geçirilenler büyük bir
öfke ile çuvalı çıkartıyor. Elleri bağlanan müzisyenler ipleri koparıpmüzik
aletlerine kavuşuyorlar. Klipte Amerikan askerlerinin savaş bölgesindeki gerçek görüntüleri kullanıldı. Kuzey "Müzik kanalları çuval geçirme sahnelerinin çıkarılması halinde klibin yayınlanabileceğini söyledi.
Yayınlarsak 'RTÜK canımızı yakar' diyenler bile oldu" dedi
Muharrem Çağlar
Umut Kuzey - Amerika (Video Klip)
ROCK şarkıcısı Umut Kuzey'in "Al Beni" adlı son albümünde yer alan "Amerika" adlı şarkısına çektiği klip,müzik kanallarının sansürü ile karşılaştı. Amerika'yı eleştiren klipte kafaya geçirilen çuval sahneleri sakıncalı bulundu.
Klibin Kültür Bakanlığı'nın onayından geçtiğini belirten şarkıcı Umut Kuzey sansüre anlamveremediğini söyledi. Irak savaşında görev yapmış olan "Çöl Aslanı" lakaplı eski Amerikan askerininde rol aldığı klipte her ırktan bir
kişinin kafasına çuval geçiriliyor. Klibin bazı sahnelerinde ise
şarkıyı çalmak isteyen müzisyenlerin elleri kalın iplerle bağlanıpmüzik
yapmaları engellenmek isteniyor.
'RTÜK BİZİ YAKAR'
Ancak klibin ilerleyen bölümlerinde kafalarına çuval geçirilenler büyük bir
öfke ile çuvalı çıkartıyor. Elleri bağlanan müzisyenler ipleri koparıpmüzik
aletlerine kavuşuyorlar. Klipte Amerikan askerlerinin savaş bölgesindeki gerçek görüntüleri kullanıldı. Kuzey "Müzik kanalları çuval geçirme sahnelerinin çıkarılması halinde klibin yayınlanabileceğini söyledi.
Yayınlarsak 'RTÜK canımızı yakar' diyenler bile oldu" dedi
Muharrem Çağlar
İstanbul Üniversitesi Pavyonu
“Bir saç bakım markası; davetiyelerin gümüş tepsilerde gittiği, herkesin evinden özel araçlarla alındığı ve kapıda şampanyalarla karşılandığı çok özel bir davet verdi...”
Verdi de bize mi verdi ya da bilimsel bir buluş ya da insanlık yararına fayda sağlayan bir açıklama için mi verdi?
“Okul içinde alkol almak ve satmak 6 ay uzaklaştırma cezası ile cezalandırılır…”der kendi yönetmeliği İstanbul Üniversite’sinin…
Mezunlarının okula alınmadığı,öğrencilerinin farklı bir bölümdeki arkadaşının yanına dahi giremediği bir üniversitede yıllardır oynana gelen bir filmin arka planıdır bu.
Seçkin davetlilerle adeta Ortaköy bar-pavyonlarına benzetilen bir üniversitenin son durumu,acınılası ve bilim adamı diye ortalarda dolaşanların yüzüne tükürülesi zamanlarda yaşamaktayız.
En ufak bir farklı görüşe soruşturmaları,polis coplarını,özel güvenlikleri hak gören ve de bunlar kandırılmış,dışarıdan gelen diyen böyyük başlar,okul ile bilim ile hiçbir teması olmayan şenliklere okulumuzun kapısını sonuna kadar açarak adeta kapı önünde bekleyen Mustafa Kemal ve O’nun iki yanındaki genç ile hemen arkalarında duran Turan Emeksiz’in mezarlarında bile rahat duramamalarını sağlamaktadırlar.
Sorular vardır,cevabı belli,belirsiz!..
1- Kérastase ile üniversitenin ne gibi bir bağı vardır?
2- Bu tip etkinliklere nasıl ve kaç lira karşılığı izin verilmiştir?
3- Zeballah gibi öğrencilerin tepesine dikilen özel güvenlikler bu okul dışından gelenleri nasıl ve niye almışlardır?
4- İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’e, değeri 260 bin Euro olan BMW marka bir makam aracı hediye edildi.Acaba bu arabaların diyeti midir bilim yuvalarında yapılan şen şakrak eğlencelerin bedeli?
5- Yoksa “5th The International Society for the History of Islamic Medicine” toplantılarına hanımını başkan yapmanın bedeli midir okulları Ortaköy-bebek pavyonlarına çevirmenin?
6- Yoksa kafasında saç olmayan bir Rektörün,saç bakım ürünlerine sevdası mıdır?
Ve de üniversiteler parayı verenin rektörleri dansöz gibi masalarda oynatabilecekleri bir pavyon mudur?
Rektörü iktidarın has adamı,haberi veren gazete iktidarın gazetesi,seçkin davetli denenler bu ülkenin hiçbir işe yaramayıp bütün malvarlığını kemirenler,okullarında bağımsızlık ve bilim diyenler ise okuluna alınmayan hatta atılan kandırılmış diye horgörülen ve susturulmak istenen,zavallı yaratıklar,vay benim güzel yaratıklarım,sizler bu ülkenin namusu ve onurusunuz.
Okul binalarını pavyona çevirmeyen ve bunun olmasına göz yummayacak gerçek bilim adamlarının da birgün yurdumuzda olabileceği umudu ile…
Verdi de bize mi verdi ya da bilimsel bir buluş ya da insanlık yararına fayda sağlayan bir açıklama için mi verdi?
“Okul içinde alkol almak ve satmak 6 ay uzaklaştırma cezası ile cezalandırılır…”der kendi yönetmeliği İstanbul Üniversite’sinin…
Mezunlarının okula alınmadığı,öğrencilerinin farklı bir bölümdeki arkadaşının yanına dahi giremediği bir üniversitede yıllardır oynana gelen bir filmin arka planıdır bu.
Seçkin davetlilerle adeta Ortaköy bar-pavyonlarına benzetilen bir üniversitenin son durumu,acınılası ve bilim adamı diye ortalarda dolaşanların yüzüne tükürülesi zamanlarda yaşamaktayız.
En ufak bir farklı görüşe soruşturmaları,polis coplarını,özel güvenlikleri hak gören ve de bunlar kandırılmış,dışarıdan gelen diyen böyyük başlar,okul ile bilim ile hiçbir teması olmayan şenliklere okulumuzun kapısını sonuna kadar açarak adeta kapı önünde bekleyen Mustafa Kemal ve O’nun iki yanındaki genç ile hemen arkalarında duran Turan Emeksiz’in mezarlarında bile rahat duramamalarını sağlamaktadırlar.
Sorular vardır,cevabı belli,belirsiz!..
1- Kérastase ile üniversitenin ne gibi bir bağı vardır?
2- Bu tip etkinliklere nasıl ve kaç lira karşılığı izin verilmiştir?
3- Zeballah gibi öğrencilerin tepesine dikilen özel güvenlikler bu okul dışından gelenleri nasıl ve niye almışlardır?
4- İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet’e, değeri 260 bin Euro olan BMW marka bir makam aracı hediye edildi.Acaba bu arabaların diyeti midir bilim yuvalarında yapılan şen şakrak eğlencelerin bedeli?
5- Yoksa “5th The International Society for the History of Islamic Medicine” toplantılarına hanımını başkan yapmanın bedeli midir okulları Ortaköy-bebek pavyonlarına çevirmenin?
6- Yoksa kafasında saç olmayan bir Rektörün,saç bakım ürünlerine sevdası mıdır?
Ve de üniversiteler parayı verenin rektörleri dansöz gibi masalarda oynatabilecekleri bir pavyon mudur?
Rektörü iktidarın has adamı,haberi veren gazete iktidarın gazetesi,seçkin davetli denenler bu ülkenin hiçbir işe yaramayıp bütün malvarlığını kemirenler,okullarında bağımsızlık ve bilim diyenler ise okuluna alınmayan hatta atılan kandırılmış diye horgörülen ve susturulmak istenen,zavallı yaratıklar,vay benim güzel yaratıklarım,sizler bu ülkenin namusu ve onurusunuz.
Okul binalarını pavyona çevirmeyen ve bunun olmasına göz yummayacak gerçek bilim adamlarının da birgün yurdumuzda olabileceği umudu ile…
E bu kız meşhurmuş...
Demek ki öyle video çektik internete koyduk,çok tıklandı yollu meşhur-itiyet olmuyormuş.
Öyle olsa binlerce amatör videodan milyonlarca tıklananan müzik ve söyleyeni var.
Bütün bunları Önder bilir de Türk medyası bilmez mi?Yoksa bilerek boyanılan direkler mi?
Sene 2007,amatör müzik gurubu olan gençler en bilindik türküleri "oley oley,yaşa yaşa" diyerekten internete koyar ve başta bazı internet siteleri sonra konuşma yeteneği olmayan ama yıllardır her işe burnunu sokan bir adamın programında Yutup (youtube) meşhuru olarak önüne atılır türk halkının ve sonrasında gelsin albümler,gelsin devlet televizyonunda programlar ve paralar ve sevgililer...
Velhasıl meşhur oldurtmanın bir oyunu da budur :
Müzik pazarlamacısı sevgili bir video yaptırır ve bunu internete vererek öncelikle internette çeşitli sitelerde yayılması ve sonrasında da belirli bir ücret karşılığı televizyon şovlarına çıkmalarını sağlar ve halk çocuklarının internetteki müzik başarısı olarak sundurulur ve yüklüce paraların hemde devlet kanalı aracılığı ile alınmasına önayak olunur...
Ve son bir sorum olacak,BERK'i geçtim ama GÜRMAN acaba ne demek?
Ne diyor türküde : ismini aleme rüsva eyleme...
Şimdi hep birlikte,Evlerinin önü boyalı direk,hepinizi yerden yere vurmak gerek...
Mezarlarınıza değil suratlarınıza tüküreceğim...
Önder AKAN-21-04-10
Yazı ve resim tamamı ile ÖA üretimidir...
Ve videolu kanıt :
http://www.youtube.com/watch?v=BF4BbwQffyg&feature=related
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)